Sayfalar

13 Haziran 2010 Pazar

Kahraman San Marino



Nispeten küçük bir ülkede yaşıyorum. Doğası temiz, ağacı yeşil, insanı sevecen olsa da çok acı çekmiş bir ülke de. Doğal kaynaklarımızmı çok fazlaymış? Hayır. Peki tehditmi ediyormuş bu ufak halk yedi cihanı? E ona da hayır. Peki neden çekmiş bu halk bu kadar acı? Coğrafi koşulu dünyanın en güel denizinin ortasında olduğu, petrolün yakın olduğu, her yeri gören bir coğrafyada yaşadışı için çekmiş bu acıyı bu halk.

Feodalitenin çöküşünün ardından dünya haritasındaki değişimlere göz atacak olursak merkeziyetçi devletlerin arttığını görürüz. Milli veya siyasi nedenlerle ayrılan halklar bile zaman içinde kendi birliklerni sağlamış ve devlet oluşturmuşlar. Küçük halklar “büyük abilerine” katılmışlar. Katılmayanlar ise sonu Kıbrıs gibi olmuş… Ama bir dakika! San Marino ! Sanırım tezlerimi bozdu şu küçük . Şimdi sorma zamanı nasıl dayanmış bu ülke.

Öncelikle San Marino’nun coğrafi mekanına bakalım;

Tek bir komşusu var bu Sanmarinoluların o da İtalya. Adriyatik denizini gören halk dünyanın en eski devletlerinden biri ve ayni zamanda en eski cumhuriyeti. Roma’nın Hristiyanlara karşı uyguladığı şiddetten kaçan taş ustası tarafından kurulmuş. Şimdi sormamız gereken soru şu dünyada cihan imparatorluğu kurmuş devletler çökmüş, yıkılmış hatta bölünmüşken bu halk ayakta. Bu konuda tek bir tez sorabiliyorum POLİTİKASIZLIK. Evet politikaları olmadığı için ayakta kalmış bu devlet.

1923′te Mussolini’nin iktidara gelişine paralel olarak Sammarissene Faşist Partisi (PFS) kurulmuş ülke de. Suyuna gitmişler Mussolini’nin anlayacağınız. 17 Eylül 1940′ta savaş ilan etmişler müttefik devletlere, pek de sallamamışlar bunları müttefikler. Mussolini’nin düşüşüne paralel olarak PFS’de düşmüş ve yeni gelen hükümet tarafsızlığını ilan etmiş. 1 Nisan 1944′te Faşistler yeniden güç kazanmış (İtalyan sosyalist devletinin kuruluşuna paralel sanırım). Kraliyet Hava Kuvetleri (RAF) buna rağmen ülkeyi “hatayla” bombalamış. Ardından müttefikler girmiş ülkeye faşistler iktidarı kaybetmiş. Sallayan olmuşmu? Hayır. Anlayacağınız San Marino’lular bayağı bir yalakalık yapmış İtalyanlara, çok da az bir kayıp çıkarmışlar savaştan. Savaşın ardından İtalya’da yükselen “solculuk ekolü”ne paralel olarak Komunist parti iktidara gelmiş ülkede. Batı Avrupada sosyalizmle idare edilen ilk devlet olmuşlar. Sallayan olmuşmu? Yine hayır. Dünaynın en küçük ordusuna sahipler şu an. Ordu denebilirse tabii.
Yedi Cihana Korku Salan San Marino Ordusu

Yedi Cihana Korku Salan San Marino Ordusu

Şimdi ülke halklarnın özgür iradesinden, politik felsefeden bahsedenler olacaklardır. Ülkeme bakınca siyasi faliyetlerin sadece bir iki zümre tarafındanidare edildiğini görüyorum. Sanırım kaynağı olan kaynağı olmayanı yiyor prensibi. Bu prensibi Kıbrıs’ta 1960′larda belediyelerin ayrılması hatta aşırı uçtaki çetelerin ticaret politikalarında (Türkten Türke politikası vs.) gördük, ayrı ekonomi yaratmanın bağımsızlık ile yok edilme çizgisi arasında olduğunu gördük. Peki benim kahraman San Marino’m, Monaco’m napmış? Hiç bir şey. Bir nevi popo korkusuna paralel olarak “büyük balığın küçük balığı yemesini” protesto etmiş. (eğer ince espiri anlamaya bağlı aşırı iyimserseniz) Ve çokta ilginçtir ki “önemsizlik” onların “bağımsızlığı” olmuş.

Koçumsun San Marino!

-Emren "Epic Buster" Bitirim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder