Sayfalar

13 Haziran 2010 Pazar

Hayatta Bir Gün

Ergenlik döneminde insanlar en ufak sorunları çok büyük meseleler yaparken asıl önemli noktaları kaçırır, resmin tümünü görmektense ufak bir detaya takılırlar.”

Bugünün çok da neşeli bir gün olmayacağını sabah kalktığımda bulunduğum yerin atmosferinden anlamalıydım. Işıkların solgunluğu bile günün genellikle boğuk geçeceğinin bir habercisiydi adeta.

Günün devamında(geç kalkmanın bir götürüsü olarak) yapılacak onca şeyi(kahvaltı da dahil) kaçırmanın ve genel olarak herkes eğlenirken bir oraya, bir buraya boş boş yürümenin moralime yaptığı etki de bu düşüncemi geliştirir nitelikteydi.

Ancak evrenin benimle eğlencesi daha devam edecek gibi duruyordu. Benim bu git-gellerim sürüp giderken bir an herkes ortadan kayboldu. Bir tek ben kalmıştım tanımadığım bir sürü insanla beraber, ironik olan ise bugün yapılması gerekenin o insanlarla tanışmak ve muhabbet etmek olmasıydı. Ancak yapmacık geliyordu bu, yürüdüğü yolların benzemesi dışında pek ortak noktası olmayan insanların bir kere yapacakları, sonra unutacakları bir konuşmaydı bu bana göre.

İçimdeki geçici yalnızlık hissi giderek daha kalıcı hale gelirken yağmaya başlayan yağmur, durumun özetini oluşturmuştu adeta. Doğa öfkesini ortaya çıkarmıştı yağmur damlaları şeklinde.

Ağlamak... Ne kadar da uzun zaman oldu ağlamayalı. Oysa ağlamak kişinin duygularını dışarıya vurmasıyken ağlamamak bu duyguların birikmesidir.

Ne kadar da güzel olurdu ağlamak...

Maralais'in Notu:Bu yazıyı Belgelerim'de çiziktirilmiş bir halde buldum. Dedim yazı yazıdır, paylaşayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder